18-68
Yaş arasında, ağırlığı en az 50 kg ve üzerinde olan her sağlıklı birey kan
bağışında bulunabilir.
- Kan bağışı ne
kadar sürer?
Kayıt,
muayene, kan verme ve ikram işlemlerinin tamamı yaklaşık olarak 30-35 dakika sürmektedir.
- Kimliğimi
bildirmem zorunlu mu?
Bağışçılar
her kan bağışı işlemi öncesinde isim-soy isim, doğum tarihi (gün/ay/yıl), TC
kimlik numarasını içeren nüfus cüzdanı ve kalıcı adres bilgilerini vererek
kendilerini tanıtmalıdır. Aksi takdirde bağış için kabul edilmezler.
-Kan bağışından
önce cinsel hayatımla ilgili çok özel bilgilerin de sorulduğu uzun bir form
doldurmam gerekiyor. Böylesine kişisel bilgilerin istendiği bir formun
doldurulması zorunlu mudur?
Kişilerin cinsel hayatlarını yargılamak gibi bir amaç
kesinlikle söz konusu olmadığı gibi, cinsel hayatın yargılanması tıp etiğine
aykırıdır. Kan bağışçısı sorgulama formu; içeriği Sağlık Bakanlığı tarafından
belirlenmekte olup, her kan bağışı işlemi öncesinde bağışçı tarafından
doldurulması gerekmektedir. Bu form yasal bir zorunluluk olup, kayıtlar ınız
5624 sayılı Kan ve Kan Ürünleri Yasası ve ilgili yönetmelik gereğince gizli
tutulmaktadır. Hem sağlığınızın hem de bağışladığınız kanı alacak olan hastanın
sağlığı açısından formu okuyarak doldurmanız gerekmektedir. Ancak burada
bilinmesi gereken en önemli nokta şudur; bu formun eksiksiz ve doğru olarak
doldurulması hayati önem taşımaktadır. Bu sorulara vereceğiniz samimi cevaplar
yapılacak tüm tarama testlerinden daha değerlidir. Çünkü ne yazık ki; günümüzde
%100 tanı kesinliği olan tarama testi yoktur. Lütfen (herhangi bir şüpheniz
dolayısıyla) test sonucunuzu öğrenmek için kan bağışlamayınız!
- Kan bağışlamak için başvurum
değerlendirme sonucunda neden reddedebilir?
Muayene sonucunda doktorumuz; bağışlanacak kanın size veya
kanı alacak hastaya zarar verebileceği kararına varmış ise sebebini size
açıklayarak kan bağışınızı bir süre erteleyebilir. Bazı durumlar (taşıyıcı
hastalık v.b.) ise yaşamınız boyunca kan bağışına engel teşkil edebilir.
- Çok canım yanar mı?
Kullanılan iğnenin kalınlığı uluslararası standartlarda bu
işlem için uygulanan kalınlıktadır. Hayat kurtarmak için alınan kanın içindeki
hücrelere zarar verilmemesi açısından iğnenin kalın olması gerekmektedir.
İğnenin kalın olması kan alımı sırasında iğne içinden geçen kan hücrelerinin
parçalanmasını engeller, oluşabilecek hasarı azaltır. Acının az hissedilmesi
için iğne ucu özel bir işlemle lazerle kesilmiş, silikon ile kaplanmıştır.
Personelimiz kan alımı konusunda özel eğitim almış uzmanlardır. Hissettiğiniz
acı çok azdır.
- Korkuyorum. Kan Bağışlayabilir miyim?
Eğer korkunuz sizi bayıltacak kadar çok ise kan vermeniz
uygun değildir. Bir yaşam kurtarma düşüncesi, bütün korkularınızı yener.
- Kan bağışlamanın yaş aralığı nedir?
Bağışçı 19 yaşından gün almış olmalı 68 yaşını geçmemiş
olmalıdır.
- Kansız kalır mıyım?
Bağışlanan kan 450 ml (bir kutu kola, 330 ml'dir.) kadardır.
Vücudumuzda ortalama 5000 - 6000 ml kan mevcut olup, bu miktar vücut
ağırlığının %8 'ini oluşturur. Alınan kan vücudumuzdaki kanın yaklaşık 1/13'ü
kadarı olup, size zarar vermez. Ayrıca kan bağışı öncesinde kan sayımınız
yapılır, doktor tarafından değerlendirilirsiniz. Kan bağışından önce yapılan
muayenede, kan düzeyi düşük (anemi) olduğu saptanan insanlardan kan bağışı alınamaz.
Kan seviyesi normal olan sağlıklı bireyler kan bağışında bulunduklarında
eksilen kan hücreleri, kemik iliğinin çalışmasıyla hızla yenilenir. Genç kan
hücrelerinin dolaşımı başlar. Zaten vücut, bu hücrelerin yapım ve yıkım
faaliyetlerini sürekli olarak gerçekleştirmektedir. Alınan kan miktarı ise
sağlığı olumsuz etkileyecek düzeyde olmadığı için kansız kalmak gibi bir durum
söz konusu değildir.
- Kan bağışlamak sağlığa faydalı mıdır?
Kan bağışlamanın sağlığa herhangi bir zararı olmadığı gibi faydası
da tıbbi olarak kanıtlanmış değildir. Kan bağışçısına manevi olarak doyum
sağlar, tanımadığı bir kişinin hayatını kurtarmak bağışçıyı mutlu eder. Sadece
kana ihtiyacı olan hastalara faydası vardır. Hayat kurtarıcıdır.
- Kilo alır mıyım? Kilo verir miyim?
Kan bağışının tıbbi olarak kanıtlanmış kilo aldırıcı veya
verdirici özelliği yoktur. Genellikle kan bağışı sonrasında yeni kan
hücrelerinin üretilmesi sonucu iştah açtığı söylenir. Ancak bu durum
psikolojiktir. Bağışlanan kanın yerine konulması düşüncesiyle çok gıda
alınmakta ve bu durum kilo alınmasına sebep olmaktadır.
- Kilom kan bağışına engel midir?
Kan
bağışlayabilmeniz için ağırlığınızın en az 50 kg olması gerekir.
- Kan bağışladıktan sonra kolum morarır mı?
Bu
durum istemediğimiz halde nadiren görülmektedir. Kan bağışladıktan sonra; baş
parmağınızla dirseğinizden destek alarak, diğer dört parmağınızla iğne yerine
yaklaşık 10 dakika baskı yapmanız gerekir. Kan bağışladığınız kolunuzla ağır
bir şey taşımamanız, iğne yerini ovmamanız gerekir. Bunlara dikkat etmezseniz;
iğne yerinde kanamanın durdurulması için oluşan tıkaç bozulabilir ve doku
içerisine kanama olabilir. Bu durum morarma olarak görülür. Endişelenecek bir
durum yoktur. İğne yerine soğuk uygulama yaptığınız takdirde yaklaşık 15 gün
içerisinde morarmanın yavaş yavaş dağıldığını görürsünüz.
- Bayılır mıyım?
Kan
bağışı esnasında veya ilk yarım saat içinde nadiren baş dönmesi, mide bulantısı
ve baygınlım hissi gibi şikâyetleriniz olabilir. Kan bağışından sonra, dikkat
edilmesi gereken noktalara uyduğunuzda bu sorunları yaşamayacaksınız. Bağış
sonrası; kan bağışı yatağında bir süre dinlenmeniz gerekir (yaklaşık 10 dk.).
Hemen kalkmamalısınız. Sıvı eksikliğinin tamamlanması için ikram edilen meyve
suyunu içmelisiniz, gün içinde bol sıvı almalı ve bir sonraki öğünden önce
alkol almamalısınız (alkol vücudumuzda sıvı kaybına sebep olur). Bunlara dikkat
ettiğiniz halde rahatsızlık hissederseniz; bir yere uzanarak veya başınızı iki
dizinizin arasına alacak şekilde oturarak dinlenmelisiniz.
- Hangi aralıkla kan bağışlayabilirim?
Sağlıklı
bireyler için; Erkeklerde; Bağış aralığı 90 günde birdir. Kadınlarda; Bağış
aralığı 120 günde birdir. Ülke güvenli kan ihtiyacının karşılanabilmesi için
düzenli kan bağışı gerekmektedir. Kanın güvenilirliği açısından sürekliliği ve
izlenebilirliği ancak düzenli bağış ile mümkündür. En güvenilir kan ile hayat
kurtarılması ancak gönüllü, bilinçli, karşılık beklemeksizin ve düzenli bağışlarınız
ile mümkündür.
- Kan bağışlayanlara verilen promosyonlar nasıl belirleniyor?
Dünya
Sağlık Örgütü'nün önerileri dikkate alınarak promosyonlara karar verilmektedir.
Bu önerilerden bahsetmek gerekirse, insanları kan bağışına olumsuz yönde teşvik
edici derece de değerli bir hediye olmamalıdır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri
dikkate alınırsa bu değerin maksimum 2 Avro'yu geçmemesi önerilmektedir. Promosyon
sadece manevi açıdan değerli olmalıdır.
- Kan bağışçılarına neden ücret ödenmiyor?
Dünya
Sağlık Örgütü'nün raporuna göre karşılık beklenerek bağışlanan kanın
güvenilirliği düşüktür. Kişi elde edeceği maddi çıkara güdüleneceği için kan
bağışına engel teşkil edebilecek durumları (form doldurma ve muayene
aşamasında) gizleyebilir. Kanın güvenilirliği açısından gönüllü ve karşılık
beklemeksizin kan bağışı gerekmektedir
- Kan ihtiyacım olduğunda neden kan bulamıyorum?
Kan
bağışlamalarına rağmen kan merkezinde ihtiyaç olduğunda hastaları için kan
bulamamak insanlarda olumsuz düşünceler oluşturmaktadır. Bu sıkıntının
yaşanmasını bizde istememekteyiz. Bu bilinçle ulusal kan hizmetleri
organizasyonunun kurulabilmesi için çalışmaktayız. Bağışlanan kan özel ısı
koşullarında kısa sürelerde saklanmaktadır. Bir hasta için genellikle birden
fazla ünite kana ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durumda bir hasta için ihtiyaç
duyulan kanın birden fazla bağışçıdan temin edilmesi gerekmektedir. Yeterli kan
bağışçısı kazanıldığında bu sıkıntının önüne geçilecektir.
- Kan neden para karşılığında satılıyor?
Alınan
ücret kana uygulanan testlerin ve işlemlerin ücretidir. Bu ücretler
hastanelerden veya sosyal güvenlik kurumlardan tahsil edilir. Sağlık sisteminde
her hizmetin bir bedeli vardır. Bu ücretlerin belirleyicisi ise Maliye
Bakanlığı olup, ücretler resmi gazetede yayınlanmaktadır. Sağlık sistemindeki
sıkıntılarını çözmüş ülkelerde bu ücretler hasta veya hasta yakınlarına
yansımamaktadır. Hastaneler ile sosyal güvenlik kurumları arasında
çözülmektedir. Mevcut durumda hastaneler ile Türk Kızılayı arasında protokoller
imzalanmakta olup, çoğu yerde hastane tarafından talep edilen kanlar Türk
Kızılayı tarafından uygun ısı koşullarında taşınarak teslim edilmektedir.
Anlaşmaların yapıldığı hastanelerde hasta ve hasta yakınları bu konuda
yaşadıkları sıkıntının önüne geçilmiştir. Ulusal kan hizmetleri organizasyonu
tamamlandığında bu ücretler hasta veya hasta yakınlarına yansımayacaktır.
- İşyerimizde veya Internet sitesinde bir grup
oluşturduk, ihtiyaç olduğunda birbirimize kan veriyoruz. Kana ihtiyaç duyan
başka insanlara da yardımcı oluyoruz.
Etkin
bir çözüm gibi görülen bu yöntem aslında kısa vadeli bir çözüm olup, ülke
güvenli kan ihtiyacının karşılanmasında etkin bir yöntem değildir. Ulusal kan
hizmetleri organizasyonunu kurulması ile hasta ve hasta yakınlarının kan bulma,
ücret ödeme ve uygun olmayan ısı koşullarında hastanelere ulaştırma gibi
yaşadıkları sıkıntılar ortadan kaldırılacaktır. En uygun olanı ihtiyaç anında
testleri tamamlanmış kullanıma uygun kanın hazır olmasıdır.
-Yakınıma kan ihtiyaç olduğunda kan
bağışlayacağım.
Dünya
Sağlık Örgütü'nün raporuna göre replasman (kana kan, yerine koyma, zorunlu kan
bağışı, aile kan bağışçıları) olarak tanımlanan bu yöntemin güvenilirliği
düşüktür. Ülke güvenli kan ihtiyacının etkin bir şekilde karşılanması bu
şekilde mümkün değildir. Kan bağışçısı yakını için kan bağışlamayı beklemektedir.
Belki de yakınına hiç kan ihtiyacı duyulmayacaktır. Hastası için kan veren aile
kan bağışçıları yaşanan sıkıntının stresi ve baskısı ile kan vermekte, kana
engel teşkil edebilecek durumlar gizlenebilmektedir. Bağış öncesi muayenede
engel olabilecek bir durum tespit edildiğinde ise yaşanan stres daha da
artmaktadır. En uygun olanı o anda testleri tamamlanmış kullanıma uygun kanın
hazır olmasıdır.
- Kanı hangi durumlarda imha edilir?
Bağışlanan
kanlar, uluslararası standartlarda işlemden geçirilerek üç bileşene
ayrılmaktadır. Her damlasına kadar etkin bir şekilde hastalara kullanılabilmesi
için hizmet verilmektedir. Uygulanan serolojik testlerde hastalık tespit
edildiğinde veya son kullanma tarihi geçtiğinde kan imha edilmektedir. Ancak
temin edilen kanların çoğu, alınmalarını izleyen ilk hafta içinde hastalara
kullanılmaktadır. Kan merkezlerimiz birbirleri ile koordineli olarak
çalışmaktadır. Kanın kullanım süresi içinde; kan ihtiyacının fazla olduğu
illere, diğer illerden ihtiyaç fazlası kanların, uygun koşullarda hava ve
karayolu ile taşımacılığı gerçekleştirilerek imhanın önüne geçilmektedir.
- Sık görülen kan gruplarına ihtiyaç az mıdır?
"Benim
kan grubum çok bulunan bir grup, ihtiyaç yoktur" düşüncesi toplumumuzda
sık görülmektedir. Kan gruplarının sıklığına göre orantılı olarak hastalara
kullanılan kanın gruplarında da ihtiyaç yoğunlaşmaktadır. Bağış konusunda
duyarlılık oluşmadığı ve bu şekilde düşünüldüğü zaman en sık bulunan kan
gruplarında bile ihtiyaç artmaktadır.
- Kan bağışı bağımlılık yapar mı?
"Bir
kez kan verdikten sonra hep kan vermek zorunda kalır mıyım ?" Bu tür
inanışlar halk arasında oldukça yaygın olmakla birlikte bilimsel bir dayanağı
yoktur. Genellikle, kandaki hemoglobin düzeyinin yüksek olan kişilerde, bu
duruma bağlı olarak gelişen bazı şikayetlerin kan bağışı sonrasında hafiflediği
görülür. Ancak, kan seviyesi yükseldiğinde aynı süreç yinelenir ve bu kişiler
kan verme gereksinimi duyarlar; bu durum halk arasında kan vermenin bağımlılık
yaptığı inancına yol açmış olabilir. Kan seviyesi normal olan kişilerde bu tür
şikâyetler oluşmaz.
- Kan bağışlarken bana AIDS bulaşır mı?
Kan
bağışlarken size herhangi bir hastalığın bulaşması mümkün değildir. İğneler
steril olup, size kullanıldıktan sonra torbadan özel bir cihazla ayrılıp imhaya
gönderilir. Bu iğneler torbaya birleşik üretilmektedir. İğnenin kapağı
açıldıktan sonra tekrar takılması ve iğnenin başka bir kişiye kullanılması
mümkün değildir.
- Bağışlanan kana hangi testler yapılıyor?
Bağış
olarak alınan her kan aşağıdaki testlere tabi tutulur:
- Anti-HIV Testi (AIDS)
- Anti-HCV Testi (C sarılığı)
- HBsAg Testi (B sarılığı)
- Sifiliz (Frengi) Testi
- Kan grubu testi
- Tarama test sonuçlarım bana bildirilecek mi?
Eğer
sonuçlarınız negatif bulunmuşsa size herhangi bir bildirimde bulunulmayacaktır.
- Tarama test sonuçlarım pozitif(+)
bulunmuşsa?
Bağışladığınız
kana uygulanan tarama testlerinden herhangi birinin pozitif çıkması durumunda
size haber verilerek doğrulama testleriniz yapılacaktır. Böyle bir durumda
endişelenmek ve paniğe kapılmamak gerekir; tarama testlerinin çok duyarlı
olması nedeniyle yanlış pozitiflikler olabilmektedir. Kan merkezlerine
çekinmeden geliniz, uzmanlarımız gerekli bilgilendirmeyi yapacaklardır.
-Kan nakli sonrası hastalara AIDS bulaşır mı?
Bilindiği
gibi Dünya Sağlık Örgütü en güvenilir kanın gönüllü, düzenli, karşılık
beklemeksizin ve bilinçli bağışçılardan karşılandığını kabul eder. Vücuda
hastalık etkeni ( virüs, bakteri v.b. ) girdikten sonra; hastalık etkeni ve bu
etkene karşı savaşan hücreler (akyuvar ve akyuvarlar tarafından yapılan
antikorlar) çoğalırlar. Yapılan serolojik testlerde etkenin saptanabilmesi için
bu değerlerin belirli bir düzeye gelmesi gerekir. Etkenlerin belirli bir düzeye
ulaşması için geçen bu süreye pencere dönemi denir. Her bulaşıcı hastalığın
pencere dönemi vardır. Dünyada uygulanan tüm tarama testleri; bu dönemde
kişinin vücudunda hastalık etkeni olmasına rağmen negatif çıkar. Bundan dolayı
kişinin bilinçlendirilmesi, başından herhangi bir şekilde hastalık etkeninin
bulaşabileceği bir durum geçtiğinde, kendini muhtemel pencere dönemi süresince
engellemesi ve bağışı ertelemesi gerekir. Bu duruma "kan bağışçısının
otokontrolünü sağlaması" denir. Düzenli kan bağışçıları düzenli olarak
serolojik testlerden geçmektedir. Eğer bağışlanan kanda hastalık etkeni tespit
edilirse kan imha edilir ve düzenli bağışçının bir önceki kan bağışının pencere
döneminde olup olmadığı araştırılır. Kanın kullanıldığı hastalar tespit edilir.
Hastalardan kan numuneleri alınarak serolojik testler yapılır. Bu durum;
sistemin kendi kendini kontrol edebildiğini ve etkin çalıştığını gösterir
(hemovigilance). Eğer sistemin düzenli kan bağışçısı ve güvenilir kayıtları
yoksa bu durum tespit edilemez. Dünya Sağlık Örgütü'nün en güvenilir ve en
düşük riskli kabul ettiği kan; gönüllü, düzenli, karşılık beklemeksizin ve
bilinçli bağışçılardan temin edilen kandır. Avrupa ve Amerika' da olduğu gibi
ülkemizde de en gelişmiş ve dünya standartlarındaki kan bağışçısı tarama
testleri kullanılmasına rağmen, %100 tanı doğruluğu henüz oluşturulamamıştır.
En güvenilir yöntem olmasına rağmen kan nakli ile hastalık bulaşma riski
mevcuttur. Ancak tanımlanan en düşük risk bu yöntemle temin edilen kanda mevcuttur.
Ancak burada bilinmesi gereken en önemli nokta şudur; kan bağışı öncesinde
verilen bilgi formunun eksiksiz ve doğru olarak doldurulması hayati önem
taşımaktadır. Bu sorulara vereceğiniz samimi cevaplar yapılacak tüm tarama
testlerinden daha değerlidir. Lütfen (herhangi bir şüpheniz dolayısıyla) test
sonucunuzu öğrenmek için kan bağışlamayınız!
- Sarılık geçirdim, kan bağışlayabilir miyim?
Hepatit
A ve Hepatit E enfeksiyonu geçirenler tedavi sürecini tamamladıktan sonra 12 ay
boyunca kan bağışında bulunamaz. Hepatit B ve C geçirenler ise tedavilerini
tamamlamış olsalar dahi hiçbir zaman kan bağışında bulunamazlar.
- İlaç kullanıyorum kan bağışlayabilir miyim?
Bazı
ilaçlar kan bağışı için engel oluşturabilir. Lütfen kullandığınız bütün
ilaçları kan bağışı öncesinde muayenenizi yapan kan merkezi doktoruna
bildiriniz.
- Bazı hastalıklarda kan bağışlamanın, hastalığın şifaya
kavuşması açısından yararlı olduğu söyleniyor bu doğru mu?
Hastaların
kanının akıtılması çok eski çağlardan beri çeşitli toplumlarda bir tedavi şekli
olarak kullanılmıştır. Günümüzde kan alımı; bazı hastalıkların, tedavisi için
değil ama hastanın şikayetlerini azaltmak amacıyla çok nadir ve özel koşullarda
kullanılabilmektedir. Bu şekilde tedavi amacıyla kan alımı ile kan bağışını
karıştırmamak gerekir. Kızılay Kan Merkezlerinde tedavi amacıyla hastalardan
kan alımı yapılmamaktadır! Tedavi amacıyla kan verilmesinin mutlaka doktorunuz
önerisi ve ilgili sağlık kuruluşunda yapılması gerektiğini unutmayınız!
- Kan bağışladıktan sonra nelere dikkat etmem gerekir?
Kan
bağışı günlük yaşantınızın akışında önemli bir değişikliğe yol açmayacaktır.
Ancak yine de dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır. Kan bağışında
bulunulan günde bol sıvı alınmalı, bağışı izleyen 2 saat boyunca sigara
kullanılmamalıdır. Araç kullanılacak ise kan bağışı sonrası 30 dakika
içerisinde araç kullanılmamalıdır. Kan bağışını takip eden 1 saat boyunca, kan
dolaşımı reaksiyonlarının önlenmesi amacıyla uzun süreli ayakta durulmamalıdır.
Kan vermiş olduğunuz kolunuza yapıştırılmış olan koruyucu bant 2 saatten önce
çıkarılmamalıdır. Kan bağışı yapılan günde aşırı uğraşılarda bulunulmamalıdır.
Örneğin; planörcülük, paraşüt sporları, araba ve motosiklet yarışı, dağcılık,
dalgıçlık vs. Bağış günü, vücudu aşırı yoran ve sıvı kaybına yol açan aktivitelerden
(sauna, spor vb) kaçınılmalıdır. Kan verilmiş olan kolla ilk birkaç saat ağır
eşyalar taşınmamalıdır. Bu durum kanamaya yol açabilir. Kan bağışından sonra
baş dönmesi, baygınlık hissi olursa yere uzanılmalı veya baş iki dizinizin
arasına alınacak şekilde oturulmalıdır. Alkol, ikinci yemek öğününden önce
kullanılmamalıdır. Tren makinistleri, ağır yük şoförleri, otobüs şoförleri,
ağır iş makinesi operatörleri, vinç operatörleri, pilotlar, işleri gereği
portatif merdiven veya şantiye iskelesine tırmanmak zorunda olan kişiler, yer
altında çalışan madenciler gibi uzun süre bitkinlik ve yorgunluğa neden olan
mesleklere sahip olan kişiler kan bağışında bulunduktan 24 saat sonra bu işleri
yapabilirler.
- Ne zaman madalya hak edeceğim?
Bağışçıları
onurlandırmak amacıyla 10. bağışta bronz, 25. bağışta gümüş, 35. bağışta altın
madalya verilmektedir. 45. bağışta ise plaket takdim edilmektedir.
-Kan bağışçılarına verilen
madalyalar gerçekten söylendiği gibi altın veya gümüş mü?
Madalyalarımız
"T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel
Müdürlüğü"nde yaptırılmaktadır. Madalyalar ile hazırlanan sertifikalar
standart olup, bağışçılara takdim edilmektedir. Altın madalya 14 ayar, gümüş
madalya 925 ayar olup, her ikisi de 11 gramdır. Maden Tetkik Arama Genel
Müdürlüğü'nden alınan verilere göre madalyalardaki altın oranı %55, gümüş oranı
ise %86'dır. Madalyalar hakkında daha kapsamlı bilgi almak için http://www.darphane.gov.tr adresini tıklayınız.
- En güvenilir kan nasıl sağlanır?
Dünya
Sağlık Örgütü'nün raporuna göre en güvenilir kan; kendi özgür iradesiyle,
hiçbir karşılık beklemeksizin, gönüllü, düzenli ve bilinçli kan bağışçılarından
sağlanan kandır. Bağışlanan kan; çağın gerektirdiği tarama testlerinden
geçirilerek uygun koşullarda hastanelere ulaştırılmalı, transfer aşamasında
oluşabilecek hasar engellenmelidir. Ülkemiz için gerekli olan kan hizmetleri
organizasyonunun kurulabilmesi için siz değerli bağışçılarımızın önerilerine
ihtiyacımız vardır.
- Kan
uyuşmazlığı nedir?
Kan
uyuşmazlığı anne kanında çocuğun kan grubuna karşı gelişen antikorların çocukta
hastalık yapmasıdır. Gerek AB0 gerekse Rh sisteminde anne ile çocuk arasında
kan uyuşmazlığı görülebilir. AB0 uyuşmazlığı Rh uyuşmazlığına göre daha sık
görülmesine rağmen daha iyi seyreder, sarılık daha ender görülür, çocukta
kalıcı hastalık yapma riski daha azdır, nadiren bebeğin kanının değişmesi
gerekir. Rh uyuşmazlığı ise daha nadir görülür ancak kötü seyirlidir; sıklıkla
sarılık yapar, çoğunlukla bebeğin kanının değişmesi gerekir, iyi tedavi
edilemezse kalıcı arazlara yol açar veya ölümle sonuçlanabilir. Rh negatif
annenin Rh pozitif çocuğu olursa uyuşmazlık söz konusudur. Rh negatif bir
annenin Rh pozitif bir çocuğu olması için baba Rh pozitif olmalıdır. Ancak şu
da bilinmelidir ki Rh pozitif bir baba ile Rh negatif bir anneden Rh negatif
bir çocuk da doğabilir. Böyle bir durumda uyuşmazlık yoktur. Diğer taraftan
annenin Rh pozitif çocuğun Rh negatif olduğu durumda da uyuşmazlık söz konusu değildir.
Annenin Rh negatif babanın Rh pozitif olduğu durumlarda gebeliğin dikkatli
takibi ile her hangi bir risk olmaksızın sağlıklı bebekler doğar. Gebelik
takibinde annenin kanında normalde olmaması gereken anti-Rh (anti-D)
araştırılır, bu teste indirek coombs testi denilir. Doğum sonrası bebekte
anneden geçen antikorların aranmasına ise direk coombs testi denilir. Tedavide
amaç annenin Rh antikorları oluşturmasını engellemektir. Bunun sağlamak için
kan grubu Rh negatif ve eşi Rh pozitif olan gebelere 28. haftada anti-D
(Rhogam) iğnesi yapılır. Doğumdan sonra bebeğin kan grubu pozitif ise ilk 72
saat içinde yeniden anti-D yapılmalıdır. Düşük, dış gebelik, kürtaj gibi
durumlarda da müdahaleyi takiben anti-D yapılır. Sonuç olarak kan uyuşmazlığı
şüphesi olan çiftlerin (Rh negatif anne ve Rh pozitif baba) çocuk sahibi olma
konusunda endişeye kapılmamaları gerekir; itinalı gebelik takibi ve gerekli
tedavi ile normal sağlıklı bebekleri olmaması için hiçbir neden yoktur.
- Türk vatandaşı
olmayanlar da kan bağışında bulunabilir mi?
Türkiye’de ikameti olmayan yabancılardan (turistler vb)
izlenebilirliğin sağlanamaması nedeniyle kan bağışı kabul edilmez. Türkiye’de
ikamet eden yabancı uyruklular kan bağışında bulunabilirler. Bu kitleler için
‘5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa bağlı olarak çıkartılmış Türkiye’de
Oturan Yabancıların Nüfus Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’ (Resmi
Gazete 20 Ekim 2006 Sayı: 26325) hükümlerine göre verilen kimlik numarası kayıt
edilerek ifllem yapılmalıdır. Bu yönetmelik hükümlerine bağlı olmayan ancak
ülkemizde görevli olarak bulunan diplomatik misyon mensuplarının kan bağışçısı
olması durumunda çalıştıkları temsilcilikler bazında kayıt yapılır.
- Genel (üniversal) alıcı ve genel
( üniversal) verici ne demektir? Farklı kan grupları birbirine kan verebilirler
mi?
Genel alıcı ve genel verici ifadelerinin kullanımı doğru
değildir. Klinik uygulamalarda, ihtiyaç halinde, hasta ile aynı ABO (A, B, O,
AB) ve RhD (+, -) grubuna sahip kan ürünlerinin kullanımı benimsenmiştir.
- Bağışlanan Kanlara Yapılan İşlemler nelerdir?
Bağışlanan bütün kanlar dünya standartlarında tarama
testlerine tabi tutulmaktadır. Günümüzde kan yoluyla bulaşan hastalıkların
taranmasında kullanılan testlerin hiçbiri %100 kesinlikte tanı koydurucu
değildir. Uygulanan tarama testleri kanı alacak hastanın sağlığını korumak
amacıyla yapılmaktadır. AIDS ve hepatit gibi hem kan hem de cinsel yolla
bulaşan hastalıklar için bulaşın gerçekleştiği andan testlerde pozitif hale
gelinceye kadar geçen ve tanı konulamayan ölü bir süre (pencere dönemi) söz
konusudur. Pencere dönemindeki kişinin test sonuçları temiz gözükmekle birlikte
diğer insanlara bulaştırma riski vardır. Bu nedenle kan bağışı için başvuru
yaptığınızda doldurduğunuz soru formundaki sorulara vereceğiniz dürüst ve
samimi cevaplar en az tarama testleri kadar önemlidir. Lütfen (herhangi bir
şüpheniz dolayısıyla) yalnızca test sonucunuzu öğrenmek için kan bağışında
bulunuyorsanız, bunu yapmaktan kendinizi men ediniz! Bağışlanan Kanlara Yapılan
Testler; Bağışlanan kanlar aşağıdaki testlere tabi tutulmaktadır: 1. Anti-HIV
testi (AIDS) 2. Anti-HCV testi (Hepatit C) 3. HBsAg testi (Hepatit B) 4. Frengi
testi (Sifiliz) 5. Kan grubu testleri (ABO, RhD, Gerektiğinde alt grup
testleri) Bağış olarak alınan bütün kanlara bu testler uygulanır. Testlerin
sonuçları negatif ise (infeksiyon tespit edilmemişse) size herhangi bir
bildirim yapılmamaktadır. Test sonuçlarında pozitiflik olursa, ek olarak
doğrulama testleri yapılır. Doğrulama testinin de pozitif olması durumunda,
doktorumuzla yüz yüze görüşerek bilgilendirilmeniz amacıyla kan merkezine davet
edilirsiniz. Görüşmeden sonra danışmanlık hizmeti alacağınız, takip ve
tedavinizin yapılacağı ilgili sağlık kuruluşuna yönlendirilirsiniz. Bu
işlemlerin tümü kan bağışçısının özel hayatına saygıdan dolayı “gizlilik”
çerçevesinde yürütülür.
Daha fazla bilgi için:
0 yorum :
Yorum Gönder